Tuzsuz Umut
Umuda acim. Bir seyler olup bitiyor fakat hep tatsiz. En sonunda hep o eksik kalan yanina takiyor kafayi insan. Umut benim tuzum gibi belki de. Ve ben tuzsuz yemek sevmem hic. Tuzsuz yemek hastaligi cagristirir, sürekli temkinli olmayi ögütler, tatsizdir. Hele cok tuzluya alistiysan o gecis felaket olur. Ne var ki ben bu cagrisimlardan ve hayatin tadindan vazgecmek istemiyorum. Umudum olsun istiyorum ama umudu ortaya cikaracak cabayi harcayamiyorum. Cünkü zaten tavanin kulpu kirik. Domatesler bozulmus. Sadece tuz pisirmek de olmaz. Tuzlu yemek seviyorum ama tuzu salt sevmiyorum. Ikisini bir arada seviyorum. Bütün bunlara ragmen sanirim tuzsuz yemege alismak zorunda kalacagim. Yemegi tuzsuz yemeyi, sade tuz yemeye tercih edecegim. Tuzu o kadar sevdigim halde...
Umuda acim. Umut benim icin yemekte kullanilan tuz gibi. Ben tuzlu yemegin verdigi haz duygusunu zihnimin ilgili yerinde sabit birakip tuzsuz yemegi yiyecegim. Tuzu özleyecegim. Kiyaslayacagim. Ama tuz ile yemek ayni anda ayni tencerede olamiyorsa giden tuz olmak zorunda. Ben umutsuz degil de, umut bensiz kalmayi göze aldi belki de. Ya benim umudum var idiyse ve umudun beni yok idiyse? Her halükarda ac kalmayi göze alamam yasamak icin. Tuzsuz yemegi sevmeye baslamak zorundayim. Diger tüm zorunluluklar gibi.
Cok sevdigim halde asima katamadigim tuza...
Cok sevdigim halde ayrilmak zorunda oldugum umuda...
Hosca kalin.
Yorumlar
Yorum Gönder